ARALIK’TA
Unutur bir an insan ölüm ansızın gelir
Beklemeli hayaller son bulur Aralık’ta
Süzülür kanat kanat ruh semaya yükselir
Musallada namaza durulur Aralık’ta
Gün uzar gün kısalır mevsimler başa döner
Kar toplarken bulutlar güneş ansızın söner
Tükenir yağlı fitil zaman isli bir fener
Takvimler sona doğru yorulur Aralık’ta
Kuruyan dudakların yangını susuzluğa
Sımsıcak kan damlası kıvrılır sonsuzluğa
Nasıl dayanır yürek bir ömür onsuzluğa
Ağlar yufka yürekler burulur Aralık’ta
Güneşin vedasını sessiz izlerken gurup
Hiçlik diyarlarında yaşanmaz ölü doğup
Sevginin katilini nefret ipiyle boğup
Yağlı darağaçları kurulur Aralık’ta
İstanbul/2018
MEVLANA
Dergâhın kapısında artar eksilmez umut
Üşüyen gönüllere atlas göndür Mevlânâ
Bir noktada cem eyle titrek elimizden tut
Eteğinle sar bizi aşkla döndür Mevlânâ
Diriye kefen biçer her ölü yatırında
Kaderleri kesişir felaket satırında
Dudaklar mühürlenir bir Moğol çadırında
Kararan ufkumuzda yeni gündür Mevlânâ
Dağları aşanların yurtları söktüğünde
Kın görmeyen kılıçlar kızıl kan döktüğünde
Gökyüzüne dehşetli karanlık çöktüğünde
Menzili yitenlere gerçek yöndür Mevlânâ
Ümmet caddesi taşlı Türk Sokağı karanlık
Yangın yeri memleket dört bir yanı viranlık
Ümitsizliğe yer yok bu kapıda bir anlık
Tüm cihan parçalansa hep bütündür Mevlânâ
Su yok kör kuyularda çakıl kaplamış dibi
Bir kördüğüm halinde çözülmez hayat ipi
Vadilere çığ düştü yamaçlarda kar tipi
Ovamıza sımsıcak esen föndür Mevlânâ
Mevlevi tekkesinde can taşır tekmil eşya
İman sihirli iksir gönüllerdeki maya
Ayak parmaklarının ucunda döner dünya
Semazen eşliğinde safta öndür Mevlânâ
Dünyalık heybemizde makam mevki pul arsa
Zamane yolcusunun işi ikbali pârsâ
Karışık zihinlerde nefret haset ne varsa
Mübarek dudağınla üfle söndür Mevlânâ
İstanbul/2021
YUNUS’UM
Lügatler baldıranlı kelimeler zehirli
Ayrık otlu bahçeler zor tasviri Yunus’um
Ruhumuzu ürperten sesler uzak şehirli
Kurudu çağlayanlar sevgi nehri Yunus’um
Tekkenin kapısında sıyrılıp benliğinden
Yolumuza ışık ol Taptuk’un eşiğinden
Bulanık suyumuzu damıt söz imbiğinden
Hikmet kıvılcımından anlat Bir’i Yunus’um
Gönlün ince tezgâhı aşk ipiyle dokunsun
Mübarek gecelerde ilahiler okunsun
Manevi ikliminde büyüleyen efsunsun
Geceler ney üflesin gün şiiri Yunus’um
İstikbale koşarken mazinin koptu ipi
Çığ düştü yarınlara her yanı sardı tipi
Dertlerimiz dermansız çare bilmez tabibi
Sun heybende tuttuğun o iksiri Yunus’um
Terk etti yavaş yavaş çarşımızı ahiler
Sahtelere gün doğdu çekilince sahiler
Nerde kalbe dokunan neştersiz cerrahiler
Maddeye kul olanın yok tesiri Yunus’um
Kokusunu yitiren gül suskun bülbül feryat
İzleri kaybolunca boşluğa düştü hayat
Ağulu sofralarda ekmek bayat su bayat
Dünyamızdan sil süpür bütün zehri Yunus’um
Küfeler dağda kaldı iplerde derin hasar
Yokluk sarmış dört yanı gönüllerde inkisar
Üşüyen çağımızın sırtına cübbeni sar
Bir arada tut bizi canlı diri Yunus’um
Rüzgârların sürdüğü bulutlar parça parça
Yandı köşkler saraylar kırıldı renkli sırça
Gelse de Molla Kasım atsa bir güzel fırça
İmar etsen yeniden yıkık şehri Yunus’um
Merhameti yitiren kaç çağ varsa cüzzamlı
Hangi türküyü çalsak baştan sona hüzzamlı
Eğri odunlar ıslak ıssız tekkeler gamlı
Karanlık gecelerin nerde fecri Yunus’um
Sislerin şafağında gökyüzünde dert bela
Gün çileye dolanır saat başı Kerbela
Yolumuzu kaybettik ters çevrilmiş tabela
Aşılır mı yol böyle hep ileri Yunus’um
Ömür sermayemizi yağmaladık kervanda
Unuttuk arıları peteksiz boş kovanda
Zaman atölyesinde suyu dövdük havanda
Rahmet mevsimlerinin geçti devri Yunus’um
Kıblemizi şaşırdık unuttuk sağımızı
Tek başına bıraktık zor günde dağımızı
Haset makası kesti kardeşlik bağımızı
Yık nefis duvarını kır zinciri Yunus’um
Bulanık bir sabahta "sel" karıştı masala
Türkçemizi bindirdik derme çatma bir "sal"a
Nefes ol ötelerden dili tekrar mayala
Gönül dünyamızdaki dağıt kiri Yunus’um
Batman/2002
ALİ HAVAN